Araya pandemi girince tam 2,5 yıl aradan sonra tekrar yurtdışına çıkmak tuhaf geldi. Aşırı korumacı geçen bu süreçte her ikimiz de uçağa dahi binmedik. O yüzden Pegasus’un İzmir’den direkt Tiflis’e uçuş koymasıyla hemen biletlerimizi aldık. 

Açıkçası böyle kısa mesafelerde aktarma olması beni geziden biraz soğutuyor. Çünkü öncesi, aktarması, varması derken neredeyse bir gününüz yolculukla geçiyor. 2 saat 10 dakika sonra vizesiz olarak Tiflis’e girmekse kolay bir kaçamak.

 

Tiflis’in çok övüldüğünü bildiğim için gidilecekler listeme çoktan almıştım ancak şehirdeki ilk yarım günümüz düşük geçince biraz moralimiz bozuldu. Neyseki kendimizi Fabrika tarafına atıp ara sokaklarda kayboldukça şehrin gezmek için ne kadar keyifli olduğunu anladık.

Ancak paramızın geldiği son durum itibariyle 1 Lari = 6 Lira yani ekonomik olacağını düşündüğümüz Tiflis gezisi bile pek ekonomik olmadı. Biz ekonomik olması adına özel bir çaba harcamadık ancak yeme, içme deneyimi İzmir’le hemen hemen aynı. Hatta kahve gibi, pasta gibi bazı seçenekler bizden bile pahalı diyebilirim. 

Tiflis özellikle hafta sonları parklarındaki ücretsiz etkinlik ve partileriyle bizi çok mutlu etti. Şehirde ilk dikkatimizi çekenlerden biri bizdeki gibi çok fazla sokak hayvanı olmasıydı. Özellikle sokak köpekleri çok fazla ve bizdeki gibi aşılanmış ve küpelenmiş olarak sokaklardalar.

Tiflis genç ve çocuk nüfusunun yüksek olduğu bir şehir gibi görünüyor. Ve çok fazla insanın köpeği var En güzeli de sosyalleşirken hep petleriyle beraberler.

Tiflis Evleri

Şehrin en sevdiğim yanı Old Tbilisi olarak bilinen eski şehrin tamamen korunmasıydı. Eski şehirde hiç yeni bina görmedim ve şu an çok ciddi bir restorasyon çalışması içerisindeler. Bu yüzden gezerken biraz inşaat görmeye hazırlıklı olun. Gerçi Türkiye’de yaşıyorsanız buna çoktan alışkınsınızdır;) Kısacası Tiflis güzel bir şehir ama önümüzdeki günlerde bu çalışmalarla çok daha güzel bir şehir olacak belli ki. 

Şehrin konumuna, tarihine ve kozmopolit yapısına bakınca mimarinin etkilendiği her detayı farkediyorsunuz. Rus işgali döneminden gelen güçlü etkiler ve art nouveau binaların yanı sıra oryantal etkiler ve muhteşem ahşap detayları da göze çarpıyor. Ferforjenin ne kadar güzel olabileceğini tekrar hatırlıyorsunuz mesela.  Yani sokaklarda, bina avlularında saatlerce kaybolabilir ve ilham toplayabilirsiniz. 

Şehir turlarında yer alan en ünlü evlerinden biri Kalantarov House‘u burada yaşayan birinin evden çıkmasıyla görmüş olduk. Zamanında Tiflis Opera Binası’ndan ilham alınarak yapılan bina gerçekten büyüleyici detaylarla dolu. Sololaki bölgesinde bunun gibi büyüleyici yapıları görüp içlerinde zaman yolculuğuna çıkabilirsiniz.

Yepyeni Bir Turizm Anlayışı: Co-working Space

Veee benim için en önemli ve Türkiye’de halen ciddi bir eksiklik olduğunu hissettiğim co-working space yani ortak çalışma alanları.

Z kuşağını anlamaya çalışan ülkemizin değişen çalışma koşullarını da anlamaya çalışması gerekiyor. Pandeminin en pozitif etkisi uzaktan çalışabilen insanların ofise gelme zorunluluğu olmadığının mecburen anlaşılmasıydı. Bu yüzden farkettiniz mi bilmiyorum ama şirketler mecburen bazı dijitalleşme adımlarını çok hızlı atmak ve bu yeni düzene adapte olmak zorunda kaldı. Yıllardır içerik üreticiliği, sosyal medya uzmanlığı ve dijital marketing işleri yaptım. Hep iş verenlerime neden ofise gelmek mecburiyetinde olduğumu sordum. Verimlilik gibi alakasız cevaplar aldım. Alakasız dememin sebebi ülkemizde verimlilik ölçümü yapabilen bir şirket görmemiş olmam. Global firmaları bunun dışında tutabilirim. Son işimde tecrübem sayesinde sadece 3 gün ofiste bulunma şartıyla çalışacağımı belirterek işe başlamıştım. 

Neyse yeni nesil dijital işler yapan büyük bir komünite var ve bu komünite dünyayı gezerek çalışmaya devam ediyorlar. Bu kitle yeni nesil bir turizm anlayışı da oluşturmuş durumda. Digital Nomad dediğimiz dijital gezginlerin konaklama, çalışma alanı, sosyalleşme ve yeme-içme ihtiyaçlarını iyi bir şekilde cevaplamak çok önemli. Bunu en iyi başaran markalardan biri Tiflis’le özleşen Fabrika Hostel. Muhteşem bir açık alan ve çok keyifli bir çalışma alanıyla eminim pek çok gezgini şehre çekiyor. Alışveriş, yemek, konaklama, sosyalleşme, çalışma ihtiyaçlarının hepsini en tarz şekilde karşılayan mekanda yer bulmak bile mesele. Eski bir fabrikadan dönüştürülen mekan çok keyifli ve ilham dolu.

Bunun muhteşem başka bir örneği ise Hotel Stamba. Gördüğüm en iyi lobilerden biri ve retro tasarımlı restoranıyla başlayan macera, bitmeyen bahçeler, avlular, etkinlikler ve tabii ki muazzam bir internet bağlantısıyla kendisine bağlanmanızı sağlıyor. 

Türkiye’de bunun örneğini veren tek bir hostel, otel ismi verebilir misiniz bana? Ben kaçırdıysam cidden öğrenmek isterim ama bu treni de kaçırmamıza ayrıca üzülüyorum.

Yeni neslin bu kadar aktif olarak seyahat ettiği dünyada gençlere yönelik mekanlar, açık hava partileri, sosyal ve ekonomik imkanlar, ulaşım ve sağlık gibi pek çok başlık bu yeni anlayışa göre tekrar gözden geçirilip değerlendirilmeli. 

Nerede Kaldık?

Evlerden bu kadar bahsetmişken tabii ki eski şehirde avlulu bir Tiflis evinde konakladık. Evimizin içi tamamen yenilendiği için çok keyifliydi. Binanın içiyse çok bakımsız ve yıkılmaya yüz tutmuş gibiydi:/

Airbnb üzerinden kiraladığımız evi linkten inceleyebilirsiniz.

 

Öne Çıkan Güzellikler

Antika Pazarı

Hergün Dry Bridge’de kurulan Antika Pazarı, Tiflis’in en meşhur noktalarından. Akşam 7’ye kadar ziyaret edip tezgahları karıştırabilir ve hatıralıklarınızı buradan alabilirsiniz. Benim gibi alışverişi son güne bırakıp saati kaçırmayın:(

Teleferikle Narikala Kalesi

Teleferikle çok kısa bir yolculukla kaleye çıkabiliyorsunuz. Şehri yukarıdan görmek için eşsiz bir aktivite. Kale bölgesine çıkıp manzaranın tadını çıkartıp Gürcü Ana Kartlis Deda’ya yakından bakıp botanik parkı yukarıdan izleyebiliyorsunuz. Kale içerisinde de bir kilise mevcut ama en güzeli kalenin arkasından kale içi evleri arasından usulca şelaleye inmek.

Kale Bölgesi ve Sülfür Hamamları

Kaleden aşağıya doğru indiğinizde harika sokaklar arasından şelaleye doğru inebilirsiniz. Bu yol meşhur hamamların olduğu yere doğru uzuyor. Şahane evlerle fotoğraflık bir yer. Biz hamam hiç sevmeyiz ama sevenler için alternatifler var tabii.

Leghvtakhevi Şelalesi

Şehrin içerisinde kolayca ulaşabileceğiniz bir şelale olması çok keyifli. Biz girmedik giren de görmedik ama izlemek bile keyifli.

Rezo Gabriadze Kukla Tiyatrosu

Görür görmez gözünüze çarpacak kukla tiyatrosunun olduğu bölge gezmesi en keyifli yerlerden. Saat başlarında bu saat kulesinden çıkan kuklayı da görebilir, kukla tiyatrosunda bir oyun izleyebilirsiniz. Ayrıca yeni arkadaşlar edinmek için de harika bir yer;)

The Bridge of Peace

Tiflis Kura Nehri ile ikiye bölünmüş bir şehir. Tarihi dokusu korunmuş bu şehri modern mimariyle birleştiren en güzel ayrıntılardan biri Barış Köprüsü. Farklı açılardan defalarca göreceksiniz ama gündüzü ayrı gecesi ayrı güzel.

Tiflis Kilise, Manastır ve Katedralleri

Tiflis şehrinde gezerken onlarca tarihi kilise, manastır ve katedral göreceksiniz. Hepsini ziyaret etmeniz zaten mümkün değil ancak biz yol üstünde dikkatimizi çeken birkaçını ziyaret ettik. Ve sonraki yazıda bahsedeceğim Kafkaslar gezimizde tarihi pek çok kilise ve manastırı da paylaşacağım.

Genel olarak bizdeki gibi kiliselere girerken kadınların başlarını, kol ve bacaklarını kapatmaları gerekiyor. Erkeklerde de pantolon zorunluluğu var. Bu konuda oldukça katılar ama saygılı olup zaten kurallara uymak önemli. Yurtdışında yanınızda hep bir şalla gezmek en kolayı.

Tiflis Müzeleri

4 gün geçirmemize rağmen müzelere zaman ayıramadık ancak Tiflis’te Güzel Sanatlar, Modern Sanatlar müzelerinin yanı sıra Opera ve Bale Salonu’nu da gidilecekler listenize yazmalısıınız.

Gürcistan Güzel Sanatlar Müzesi

Parklar

Tiflis’te irili ufaklı çok güzel parklar var ve özellikle hafta sonları bu parklar etkinlik dolu. Cumartesi günü yemek standları ve DJ performanslarıyla dolu parklarPazar günü klasik müzik konserine ücretsiz katıldığınız alanlara dönüşüyor. Kısacası şehir çok hareketli ve parklar cıvıl cıvıl.

Tiflis’te Gece Hayatı

Tiflis kulüplerinden, jazz barlarına kadar çok farklı alternatiflerle dolu bir şehir. Hafta sonu geceleri çok hareketli ve gayet güvenli görünüyor. Gecenin 3’ünde kadınlar kendi başlarına yürüyebiliyorsa benim için güvenlidir. Özellikle hafta sonları neredeyse tüm parklarda eğlenen insanlar, yemek ve içecek tezgahları vardı. DJ performansları içerisinde çocukları ve köpekleriyle yiyip içip takılan insanlar görmek bizi yeterince mutlu etti. Bu yüzden biz pek sokaklardan kapalı mekanlara geçemedik. Bu arada şehrin gece ışıklandırılma şekli de bize Budapeşte‘yi hatırlattı. Gece teleferiğe binmek çok keyifli olabilir.

Nerelerde Yedik İçtik?

Şehirde geleneksel Gürcü yemeklerini de tadabilir, konsept mekanlarda da takılabilirsiniz. Teraslara çıkıp yepyeni mekanlar keşfedebilirsiniz. Antika Pazarı’nın etkisini hissedebileceğiniz pek çok mekan var mesela zaman tünelinde gibi hissettiren. 

 

Ama en önemlisi Gürcü şaraplarıyla dolu dolu bir tatil geçirebilirsiniz. Şarap konusunda size yüzlerce seçenek ve şarap turları sunan bir şehir burası. Çok farklı fiyat aralığında kırmızı ve beyaz şarap seçeneği var. Daha da güzeli İtalya’daki gibi pek çok restoranın kendi ev yapımı şarapları var. Yine ülkemizin kullanamadığı bazı fırsatlar güzel kullanılmış gördüğüm kadarıyla.

Gürcü mutfağında kişniş çok yoğun olarak kullanılıyor. Sevmiyorsanız siparişlerinizde belirtmelisiniz.

 

Chaduna

Böyle ufak, samimi ve lezzetli yerleri seviyorsanız Chaduna’ya uğrayabilirsiniz. Biz Kahvaltı için gittik ve çok sevdik. Ortam ve yemekler şahane

Salobie Bia

Girişi gizli mekanlar çok cool oluyor. Salobie Bia’da çok cool bir mekan. İçeriye girince sanat galerisine girmiş gibi oluyorsunuz. Her detay büyüleyici. Geleneksel Gürcü yemeklerinden oluşan bir menüsü var. Atmosfer muhteşem ama yemeklerle ilgili aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Yine de şans verilebilir.

Shkmeruli – Sarımsaklı Sütte Tavuk
Concoli Domates Salatası

Veriko

Wine Factory N1’e gidip Veriko’da hem şarap tattık hem de yanında patlıcanlı bir meze yedik. Son olarak dondurmayla işi bitirdik. Biz buraya akşam üstü geldik ama akşamı çok daha keyifli olur bence. Genel olarak ortam ve yemekler şahane.

Puri Guliani

Tiflis’e gidiyorsanız bit pazarına gideceksiniz dolayısıyla Dry Bridge’e bakan devasa kompleksi göreceksiniz. Biz pasta, dondurma ve kahvesini denedik ama tüm servisler çok iyi görünüyordu. Kahvaltıdan akşam yemeğine kadar zengin bir menü sunan ve Kura Nehri’ne bakan efsane manzarasıyla bizi kendisine çekti açıkçası.

Metis

Tiflis şarabıyla olduğu kadar teraslarıyla da meşhur. Kısa bir durak olarak Metis’e girdik ve keyifliydi. 

Cafe Stamba

Stamba Otele girince tüm planları değiştirip restoranında yemeğe karar verdik. Geleneksel seçimler yapmadık ama yemekler mekana göre ortalama kaldı. Kokteylleri güzeldi. Ama atmosfer için yemek için olmasa da gidilir bence.

Khinkali ve Khachapuri

Gürcü mutfağının en meşhur ikilisini farklı yerlerde yedik ancak ikisi de benim için inanılmaz lezzetler değil açıkçası. 

Khinkali mantı çeşidi en meşhuru Pasanuri denilen etli olanı. Bizim mantıya değişmeyeceğim bir lezzet ama orada denemek zorundasınız. 

Khachapuri bildiğimiz Karadeniz pidesi. Ben peynirlerini çok beğendiğim için peynirli olanı daha çok seviyorum. Ama açık kıymalı yumurtalı pidedir kendisi. Her yerde satılır ve hızlı bir öğün için atılır. Aynısından Lviv’de de yemiştik. Aynı coğrafyaların lezzetleri olduğundan aşinayız bu tatlara.

Tiflis merkezden Kafkas Dağları‘na doğru yaptığımız günlük turu da yeni yazıda anlatacağım. Bu yazı amacını biraz aştı:)

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz